Create Your First Project
Start adding your projects to your portfolio. Click on "Manage Projects" to get started
Muğlak, 2022
Fotoğraf
Değişken Boyutlar, Siyah Beyaz Dijital Fotoğraf, Arşivsel Pigment Baskı
“Muğlak” fotoğraf serisi, benlik ve mekân algısının keskin sınırlarla belirlenemediği bir anlatı sunar. Bu seri, bireyin varlığının ve görünümünün zamansal ve mekânsal çokluğunun altını çizerken, izleyiciyi görünenin ötesinde bir sorgulamaya davet eder. Figür (model), farklı zaman dilimlerinde, farklı konumlarda, ancak aynı mekânsal çerçeve içinde yeniden var edilerek, bireyin epistemolojik olarak kendini inşa sürecini fotografik olarak irdelemektedir.
Bu fotografik düzlemde benlik, sadece bir bütün olarak değil, çoğul varoluşlarla şekillenen bir yapı olarak ele alınır. Aynı bedenin birden fazla varoluşu, potansiyel gücün görsel bir yansımasıdır; bu tekrar ve çoğalmalar, bireyin kendini yeniden tanımlamasını ve içinde bulunduğu mekâna karşı farklı perspektiflerden bakmasını sağlayan bir süreci temsil eder.
Serinin adını oluşturan “Muğlak” kavramı, belirsizlik, tanımsızlık ve karmaşayı içinde barındırır. Arka planda kullanılan mekânlar, yön duygusunu kaybettiren, tanımlanamayan, tarif edilemeyen yapısıyla şehrin veya herhangi bir coğrafyanın sabit ve belirli referans noktalarından bağımsızlaşan, zamansız bir atmosfer yaratır. Fotoğraflardaki beton yapılar, yarım kalmış moderniteyi, tamamlanmamış düşleri ve varoluşun muğlak sınırlarını gösterirken, figürler bu muğlaklığın içinde kaybolan ya da ona direnç gösteren özneler olarak belirmektedir.
Bunun yanı sıra, “Muğlak” sadece bireysel bir varoluş meselesi olarak değil, aynı zamanda toplumsal ve politik bir bağlamda da ele alınmalıdır. Özellikle kadın bedeninin ve kimliğinin belirli normlarla şekillendirilmeye çalıştığı, bireyin özgürce hareket alanının kısıtlandığı, sistematik olarak baskı altına alındığı bir toplumsal düzenin görsel bir eleştirisi niteliğindedir. İran'da yaşanan olaylara, özgürlüğün kısıtlanmasına, kadınların kamusal alanda hareket alanlarının daraltılmasına ve toplumsal kaosun birey üzerindeki etkilerine bir gönderme niteliğindedir.
Sonuç olarak, “Muğlak” serisi izleyiciyi büyük resme bakmaya ve görünmeyen, tanımlanamayan sınırları sorgulamaya davet eder. Özne mekânsal olarak birden fazla konumda bulunarak, bireyin özgürlüğü ve sınırlandırılma hali arasındaki gerilimi görünür kılar.
Fotoğraf serisinin her karesi, bir varoluş sorusu olarak izleyiciye döner:
Birey mekânın ışığında mı belirlenir, yoksa mekân bireyin çoklu varoluşuyla mı yeniden tanımlanır?

















